Toygun ATİLLA yazdı
Gerçek, sahici…
Selçuk Bayraktar ismini duyduğumda aklıma ilk gelen, “sahiciliği”
Türkiye’de özellikle iş dünyasında sıklıkla karşılaştığımız, hormonlu kişiliklerin, PR pompalamalarının, makyajlanmış karakterlerin ötesinde maskesiz bir gerçekliğin ifadesi…
Heyecanlı, tutkulu, özverili, liyakat sahibi, vicdanlı, merhametli, ilkeli, değer sahibi.
Damat olarak değil kendi olarak varlık bulmuş bir gerçeklik…
Öfkesi de, tutkuları da, hataları da, merhameti de, vicdanı da sahici…
Robert Kolej mezunu.
Ardından, İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği…
Pennsylvania Üniversitesi’nde insansız uçaklar üzerine yüksek lisans.
MIT’de (Massachusetts Institute of Technology) burslu olarak ikinci yüksek lisans.
Aldığı eğitim, bulunduğu sosyal statü, “insan” olduğu gerçekliğinden kendisini uzaklaştırmamış kadar sahici.
Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Baykar, siyaseti içinde barındırmayan, liyakatı önceleyen bir kurum.
Kavgası, mücadelesi, tutkusu, ülküsü: ÜLKESİ…
Selçuk Bayraktar, deprem yüzsüzlerini ararken bulduğumuz şövalye.
Dün yazdık, Türkiye Tek Yürek kampanyasında 2 milyar lira yardım sözü veren Baykar Teknolojinin bugüne kadar yaptığı yardımlar 4,5 milyar lirayı aştı.
Televizyon ekranlarında, şov yapanların aksine sadece parasını değil yüreğini de koyarken gördük onu…
Büyük deprem felaketinin ilk günlerinden itibaren ailesi ve ekibi ile birlikte depremzedelerin yanındaydı.
Onlara sarıldı, onlarla çadırda yemek yedi, onlarla ağladı, onlarla acıları yaşadı.
Haftada 1 kez evine sadece üstünü başını değiştirmek, duş alabilmek için gitti.
Tekrar bölgeye döndü…
Soruyorlar, Selçuk Bayraktar neden bu kadar seviliyor ? Bu kadar siyasi kutuplaşma ortamına rağmen neden “siyaset üstü” bir yerde konumlanabiliyor ?
Yanıtları yazdıklarımızda, insanların onunla birlikte yaşadıklarında…
Hem “sahici” hem “insan” olmak bu devirde kolay bulunmuyor.
Bulunanlara da toplum sahip çıkıyor.
Tıpkı, Selçuk Bayraktar’a sahip çıktığı gibi…
patronlardunyasi.com